Şirin’e Özlemle...

Sizlerle yol arkadaşı olmanın kıvancı içindeyim. Bunu bir ayrıcalık olarak görüyorum. Bu ayrıcalıklık, bana, ne zaman zorda kalsam, “derlen, toplan ve yürü” komutu oluyor. Komutanlığınızda yol alıyorum ve size layık olmaya çalışıyorum. Seni seviyorum ve saçlarından öpüyorum... Sevgili Şirin, seni daha çok anlatamamış olmak, anlatacaklardan biri olarak, ruhumda bir sızıya neden oluyor. Bu adım bu sızıyı dindirir mi? Pek mümkün görünmüyor. Ama bu, seni kendimiz için anlatma görevlerimizi erteleyeceğimiz anlamına gelmiyor. Bir yerlerden başlamalı.

Esasında seni az anlatmış olmak değil mesele, mesele kendimiz için, geride kalanlar için, seni daha güçlü bir yol göstericiye dönüştürmenin imkanlarını çoğaltmak görev ve sorumluğu. Seni sen yapan, özel ve özgün yanlarını daha görünür kılmak, seni anlamak, seni kendimizde anlamlandırmak ve varlık biçimimizi bu görüş açısından dönüştürmek.

Belki de bu ancak her birimizin senin eyleminin niteliğine ulaştığımız zaman tamamlanabilecek bir katma-katılma ve dönüşüm serüveni olacak.

Sen görevini yaptın. Senden öğrenmek, seni taşıyabilecek bir yüksekliğe erişmek bizim görevimiz.

Onu Tanımanın Altyapısını Oluşturacak Kadar Kimlik Bilgisi

Şirin Dersimlidir. Kürttür. Anadili Kürtçe’dir, Zazaca lehçesiyle konuşur. Lise öğrenimini Dersim’de tamamlar. Ve ardından İstanbul’a, Gazi Mahallesi’ne yerleşir. Profesyonel devrimciliğe adım atmadan önce bir hastanede güvenlik görevlisi olarak çalışmaktadır.

Mülkiyetsizlerin ve statüsüzlerin dünyasındandır.

Şirin;

Disiplinli çalışmadır.

Öğrenme sevincidir.

Düşmana büyük bir öfke ve kindir.

Rojava siperlerinde savaşmaktır, Dersim dağlarına yürüyenlerin ardından, onların yerinde olma isteği ve sevgiyle bakakalmaktır.

En çok bir cezalandırma eyleminde yer almak isteği ve cezalandıracağı halk düşmanına, “seni halk adına mahkum ediyorum” diyebilmektir.

“Yapmam”a meyletmemek, yapmak için bilmek, kendisinde ne birikmişse bunu açığa çıkarmak çabasıdır.

Karar alma gücüdür.

Risk çıtasını yüksek tutmak, riski yük değil, bir sorumluluk olarak görmektir.

Yoldaşlarına bağlılıktır.

İnatçılıktır.

Partinin değerlerine, imkanlarına sahip çıkmaktır, tutumluluktur.

Şirin;

İlgi bekler, sevilmek ister, alınganlık yapar.

Tepkiselleşir.

Duygusaldır.

Romantiktir.

Ezgili bir yürek, gönül duvarlarını titreten bir ses, coşkulu bir kahkahadır.

Hınzırca bir bakış, kaçamak bir yürek çarpıntısıdır.

“Elbette, bir sevgilim olmasını çok isterim” diyebilen bir ferahlık, “mücadele koşulları izin vermiyorsa yapacak bir şey yok” diyebilen bir kendini yönetme gücüdür, “aşk olmazsa yaşanmaz”cılara, “hayır neden yaşanmasın” diyebilmektir.

Profesyonel devrimcilik döneminin yaşam ve mücadele koşulları sevgilisiz bir hayatı gerektirmiş, eğer taşımaksa, Şirin bunu taşımıştır.

Şirin bunların tamamı ve daha fazlasıdır muhakkak.

O Bir Radikaldir!

Şirin’in devrimcileştiği dönemde bir kadın için radikallik, emekçi semtlerde milis olmaktır. Ve o mahallenin zıpkın delikanlısı “tarzında” bir militandır. Henüz kadın olarak, kadın tarzında bir ölçütün şekillenmediği o koşullarda, Şirin’in radikallik anlayışı biraz da “erkek” gibi olmaktır.

O koşullarda bir kadın olarak kıramadığı erkek egemenlikli düşünüş ve pratik konumlanışları ancak böyle kırabildiğini görmüştür. Ama bu, Şirin’in bilincinde olarak kendini var etme biçimi değildir. Onun için kadın-erkek fark etmez, militan olmak öndedir. Bu, Şirin’in bir bilinç geriliği değildir. Verili sürecin objektif gerçeğidir.

Yaşadığı mahallede özgür ajitasyon-propaganda çalışmasında yer alırken, ilk milis eylemlerinde kentin sokaklarını özgürleştirirken, aslında Şirin kendi sınırsızlığına giden yoldan ilerliyordur.

Kabaca aileden kopmak, bir işe, düzenli gelire, sigortaya sırtını dönmek ve dar anlamda yaşadığın yerden ayrılmak değildir mesele. Hayatının bundan sonrasını nasıl yaşamak istediğine dair köklü bir değişim sürecindedir o. Alışkın olduğu ilişkilerin ve mekanın dışına çıkmaya karar verir. Profesyonel devrimci olacaktır. Kendisi ile ilgili gelişim stratejisi bellidir. O bir gerilla olacaktır. Radikalliğe, büyük kopuşlara cüret böyle başlar.

Toplam devrimci çalışma büyük bir özveridir. Faşist diktatörlük koşullarında yeraltı çalışmasının gerektirdiği özveri ise daha fazlasını gerektirir, ki Şirin elbette bunun farkındadır. Özveri ile dışarıdanlık ilişkisi kurmaz hiçbir zaman. Birileri için özveride bulunmadığının, özverinin amacının kendisi olduğunun tamamen bilincindedir. Yaşadığı tüm zamanlardaki yokluk, sınırlılık, tecrit, her an tetikte olmanın gerilimi, en alt düzeyde de olsa yerleşik bir hayatla bağ kurmamayı özümsemesi, belirginlik dışında bir belirsizliğin içinde olmayı, fiziki olarak birkaç yoldaştan ibaret olan ilişki sistemini zengin sosyal ortamlar olarak yaşayabilmesi bundandır.

Böyle yalın, böyle zorlu, böyle özgürdür onun gerilla yaşamı. Muhakkak yaşadıkça, biriktirdikçe, özveri denilen şeyin aynı zamanda bir devrimcilik iddiası olduğunun daha çok bilincine varacak, buradan derinleşecektir.

Profesyonel devrimciliğe ilk adımını attığında, henüz bir Kızıl Müfreze savaşçısı değildir.

Milis deneyimlerini bir müfreze için güce dönüştürecek ilk eğitimlerini bu dönemde alır. Bir müfreze çalışmasında ilk kez yer aldığında, görevi esas olarak parti üssünün günlük sorumluluğu düzeyinde bir konumlanmadır. Bir erkek yoldaşın kurumlaşması görevinde yer almak gibi bir sınırlılığı kabullenemez. Tepkiselleşir.

Birlikte konumlandığı yoldaşıyla sürekli bir çatışma halindedir. Çatışmanın konusu evsel meseleler değil, kendisinin de bir an önce askeri eylemlere doğrudan katılmasının imkanlarının yaratılması konusudur. Yani kişisel konular değildir bu çatışmanın esası. Yoksa konumlanma biçiminin, kolektif bir kararın sonucu oluşan bir görev bölüşümü olduğunu bilir. Ve zaten esas mesele bu işbölümüdür. Görevi ilk kabul etmesinde belirleyici etken, bir biçimde kent gerillası olmanın kapısından içeriye adım atabilmektir. Bu ilk adım başarılmıştır. Zaten gerilimde bu ilk adımın başarılmasının gücü ve cesareti vardır.

Yoksa kişisel olarak bu ilişkiden çok şey öğrenir, güzel, yoldaşça bir ilişki kurarlar.

Şirin son günlerine kadar bu yoldaşlıktan öğrenmeye, ona yaslanmaya, oradan güç almaya devam eder. Özler, her zaman kıymet verir bu ilişkiye.

Küçük Bir Ara

Gerillanın yoldaşlığı biraz başkadır. Olmak ve olmamak arasındaki çizgi çok incedir. O koşullarda zamanın iç yoğunluğu farklıdır. Bazen bir gün bir saattir. Bazen bir dakika bir ömür gibi yaşanır. Sıkı sıkıya tutunursun birbirine. Mülkiyetçilik gibi değildir bu birbirine bağlanma biçimi. Yoksa en çok orada yaşarsın, her “hoşçakalın”ın ardından “ben geldim” eyleminin ardışık bir süreç olmadığını. Her gidişin ardından uzun uzun bakarsın ve acaba dersin, acaba “ben geldim”in heyecanı ve cıvıltısını bir daha yaşayabilecek miyiz? Velhasıl kelam, silah arkadaşlığı bir başkadır, burada yoldaşlığın kumaşı azıcık farklıdır. Ondandır herhalde Şirin’in hayatındaki yoldaşlarını öyle güçlü özlemesi, ondandır Şirin’i böyle özlememiz.

Nerede Kalmıştık?

Şirin’in verili görev bölüşümüne karşı çatışmalı hali, adım adım durum değişikliğini zorunlu kılar. Şirin hedefine ulaşır.

İstihbaratı, eylem anı ve geri çekilmesiyle farklı taktikleri içinde barındıran bir eylemde yer alacağını öğrendiğinde, dünyalar onun olur. Eylem başarılır. Şirin, bu eylemde planlandığı gibi konum almış ve bunu da büyük bir soğukkanlılıkla yerine getirmiştir. Bu çalışma ile Şirin’in kendisine olan güveni artmıştır. Yapmak istemekle yapabilmek arasındaki o köprüden geçmiştir. Evet, istek yola çıkmak için ilk iradedir, ama yola devam edebilmek bundan daha fazlasını gerekli kılıyordur. Bu daha fazlasının ne olduğunu kendisinde somutlaştırmış olmak Şirin’in ufkunu genişletir.

Kadın Devrimi, Kadın Örgütü Ve Şirin

Kadın şafağı, kadın devrimi fikrine sahip çıkmak, onun maddileştiği yerde onun öncü militanlarından olmak söz konusu olduğunda, Şirin gerçek anlamda kendi devrimciliğini kadın devrimine bağlayanlardan olmuştur.

Kadın örgütünün gerekliliği ve kurulduğu andan itibaren de onun sistemlerinin kurulması ve içeriklendirilmesinde, Şirin kendi sınırlarına zorlar. Kadın örgütüyle ilişkide, son düzlükte Berçem ile konumlanmış olmak ise yeni bir niteliktir onun bakımından. Öncesinde de kadın müfrezeler olarak konumlanmışlığı ve buralarda komutanlık görevleri üstlenmişliği vardır. Ve birlikte savaştıkları kadın yoldaşları, onun bir kadın gerilla olarak deneyimlerine yaslanıyor olmaktan büyük bir güven duymuşlardır. Kadın komutanlaşmasının, komuta eden ve komuta edilene yüklediği görev ve sorumluluklarda derinleşme imkanı demektir bu ilişki.

Yönetirken de yönetilirken de zorlayıcılıkları olmuştur Şirin’in, ama bunu aşılmayacak krizlere dönüştürmemiştir. İlişkilerinde devrimcidir. Eleştirel ve özeleştireldir. Ve kriz, bu ilişki tarzıyla kendi çözüm imkanlarını da içinde barındırır her zaman.

Kadından öğrenmede, kadına yaslanmada elbet zorlanmıştır. Kadın tarzı denilen tarz biraz da idealize edildiğinden, bu ideale gelememek, aynı zamanda kadına karşı bir güvensizlik yaratma riskini de içinde barındırır. Şirin, kimi zaman buralarda bocalasa da, esas olarak kadına bağlanmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiş, kadın varlığını gerçek bir güç olarak hissetmiş ve eyleminde bunu bir güce dönüştürmüştür.

Kadın yoldaşlığını pamuklara sarılı bir naiflik gibi düşünenler yanılırlar. Kadın yoldaşlığı da yaşar. Somuttur, maddi bir zemine dayanır. Ve bu maddi zemin her zaman dinamiktir. Kadın yoldaşlığını soyut bir ilişki düzleminde ele almak ya da bunu istemek, beklemek yanlıştır ve esas olarak kadına güvensizlik biçimine dönüşmeye çok müsaittir. Kadının ilişkisi de çatışma ve gerilimi içinde barındıracaktır. Ama burada mesele, çatışma ve gerilim konularıdır. Kişisellikten köken alan ve kırılganlık biçiminde zuhur eden bir içerikte olmadıktan sonra, az biraz gerilim, ilişkiye devrimci bir dinamizm katar.

Geceler De, Gündüzler De, Tüm Zamanlar Bizim!

Şirin’e ait bir nitelik olarak değil ama, Şirin de dahil bir gerilla kadın bakımından genelleştirerek söylersek, gecelerin her gün her gün yeniden fethi, hayatın olağan akışı içindedir. Ayı ve yıldızları kadınlara yasak eden, gecelerin üzerine bir zebella gibi çöken erkek egemenliğinin her türden gericiliğine karşı en şiddetli mücadeleyi onlar verirler.

Bir kadın gerilla için geceleri sokakta geçirecek olmakla ilk tanışıklıktaki ruh hali aşağı yukarı şöyledir:

Tedirgin olur, ürkersin. Hele de yalnızsan, korkarsın. Ve o gecelerde kendini savunmasız hissedersin. Gecenin içinde çıplak gibisindir.

Erkek egemen değerler sistemi içinde çıplaklık, bir kadın için baş etmesi hiç de kolay olmayan bir durumdur. Baş edilmesi gereken senin çıplaklığın değil, erkeğin örtüsüz gerçekliğidir.

Bedenin çıplak kalmıştır ve gerçeklik ürkütücüdür. Ama o gece, sırat köprüsü de olsa geçilmelidir. Anda bir tercih değil, toplam tercihlerinin bir sonucudur, bilirsin ve işte onun için o geceden geçeceksindir. Geceleri kendine yoldaş edebilmek, kadın gerilla için zorlu bir sınav gibidir. Bir eşiğin geçilmesi meselesidir. Geçersin. Sonra bir daha, sonra bir daha. Ve her defasında, bugün de başardım dersin. Zamanın tarifeli kullanım alanını genişletir, geceleri özgürleştirirsin, kendin ve tüm kadınlar için.

Belki onlar Taksim sokaklarını arşınlamadılar, “geceler bizimdir” sloganlarına karışmadı sesleri. Ama onlar, slogandan öte bir varoluş tarzı olarak, gecelerin içinde mevzi mevzi ilerlerler, gecelerin içinde alan tutarlar.

Şirin ve tüm gerilla kadınlar, gecelerin kadınların olmasının anlamını ve gerekliliğini, çok erken ve ta en derinden kavramış olarak, bunun için en önde savaşırlar.

Nitelik Biriktirmenin Özel Zamanları

Şirin, bir Kızıl Müfreze savaşçısı olarak kendisine yeni nitelikler katacak olan Hüseyin Demircioğlu Akademisi’ne doğru hareketinde, böyle bir eğitim için kendisine de fırsat tanınmasından dolayı son derece mutlu ve heyecanlıdır. Hazırlıklarını yapar. Biraz zorlu da olsa eğitim alanına ulaşır.

İki bölümlü bir eğitim çalışması yapılacaktır. Birinci bölümde, özel olarak gerillanın taktik ve teknik eğitimi vardır. Eğitim başlar.

Özellikle ateşli silahları kullanmakta iyidir. Daha sonrasında suikast okulunda uzmanlık eğitimi alır. Bu eğitimde de başarılı olur.

Toplam eğitim sürecinde kendisi üzerine çalışmak ve bu eğitim imkanını her zerresine kadar değerlendirebilmek çabası gösterir.

Gerek yaşamın örgütlenmesinde, gerekse de onun kimi ihtiyaçlarının yerine getirilmesinde büyük bir çaba ve fedakarca bir çalışma içinde olur. Fiziksel olarak en zor görevlere her zaman aday ve onun gereklerinin yerine getirilmesinde de emekçidir.

Orada ve daha sonrasında, zorlu yaşam koşulları karşısında, hiçbir zaman iradesinde bir çatallaşma olmamıştır.

O, yoksul yaşamları gönül zenginliği ile tolere edebilecek kadar, maddi yaşamın tutsaklık koşullarının dışında bir insandır. Bu yüzden, eğitim alanının özgün sorunları, zorlukları ve keza bir kent gerillası olarak yaşadıkları, onun omuzlarında bir yüke dönüşmemiştir hiçbir zaman.

Teorik, siyasal ve örgütsel olarak parti çizgisinin kavranması ve derinleştirilmesi ana başlığı altında planlanan eğitim çalışmalarında çok heyecanlıdır. Partinin tüm birikimini sindirme çabasındadır. Kavrayışı somuttur.

Sonraki dönemlerde de, gerek bireysel gelişimi ve gerekse de birlikte çalışma yürüttüğü yoldaşları ile sistemli okuma ve eğitim çalışmaları, salt alanın bir sistematikliği olarak değil, yoldaşın özel çalışmasının da bir sonucu olarak, süreğen biçimde devam eder.

Bir Not

Şirin’in kişisel ihtiyaç tanımı en minimum düzeydedir. Siz kendisi için tarifleseniz bile, o bunu bir de kendi süzgecinden geçirir ve çoğunlukla birkaç kalem daha azaltılmış bir ihtiyaç listesi çıkartır. Bu, bazen en olmadık konularda bile olabilir.

Şimdilerde yer yer partinin birikimleri ya da maddi imkanlarıyla bu tarz bir ilişki, modası geçmiş bir devrimcilik ya da ideolojik darlık gibi görülse de, yine de birey devrimcinin her türden bir “kendinden vazgeçiş” hali iyidir. Elbette Şirin’in kimi zaman yaptığı düpedüz düşüncesizliktir. “Kendinden vazgeçiş”in yüzeysel ve dar kavranışıdır. Ama yine de Şirin durduğu yer, kendimize dönüklük ya da kendimize çekilme haline karşı tersten bir denge anlamındadır. Denge gerçekten önemlidir. Şirin’e yaklaşarak dengenin bozulması devrimcinin niteliğinde bir bozulmaya neden olmaz. Ancak dengenin bir tür kendinde kalmaya doğru bozulması, devrimci niteliğin aşınmasına neden olabilir.

Şirin Her Zaman Hücumdaydı

O, bütün eylem planlarını hücuma göre planlar, öyle hayaller kurardı.

Hangi karakola baskın düzenlenebilir? Bunun için neye ihtiyaç var? Silah donanımı ne olmalı? Hangi silah nerede konumlanacak? Nasıl bir eylem grubu? Ne tür niteliklere ihtiyaç var? Nasıl geri çekilinecek?

Silah mı yok? Düşmandan silahlanmak için ne yapılabilir? Dünya deneyleri, daha özelde Küba 26 Temmuz Hareketi ve savaşım yürüttüğü topraklarda boy vermiş yaratıcılıklar onu müthiş heyecanlandırır, iyi bir öğrenci olmaya, hayal gücünü büyütmeye yöneltir.

Verili durumun imkanlarını realize ederken, devrimci olanı arar ve bulur; analizle yetinmez veya analizin göz önüne serdiği zorluklar karşısında pes etmez, çözüme odaklanır, küçücük de olsa bir ışık, bir imkan, bir geçit arar.

Siyasal süreç analizlerinde muhakkak somut bir politik görev çıkarma görüş açısından hareket eder. İstihbarat toplamak ve bunu bir eylemin konusu haline getirmek söz konusu olduğunda, alanın en çalışkanlarından biridir Şirin. Hazırlıklıdır.

Son Çarpışmadan Önce

Yoldaşlar üslerindeki çatışmadan önceki son eylemlerinde kullandıkları materyali hedeflenen ilk zamanda yerleştiremezler. Trafiğin aşırı yoğunluğu onları engeller. O kırk kiloluk materyali yeniden kamufle etmeleri gerekir. Bunun için düşündükleri yere doğru giderlerken, küçük bir kaza geçirir Şirin. Ayağını burkar. Yanındaki yoldaşına belli etmemeye çalışır bu durumu. Materyalin güvenliğini alırlar. Ancak ondan sonra Şirin’in ayağındaki incinmenin tam olarak farkına varır Berçem. Zar zor kaldıkları yere ulaşırlar. Şirin’in ayağı iyice şişmeye başlamıştır. Buzla kompres yaparlar ve Şirin ağrıdan sabahı zor eder. Eczaneden bir iki merhem alırlar. Bir hafta ayağının üstüne basmaması gerekir.

Bu, çalışmanın bir hafta daha ertelenmesi anlamına gelecektir. Üst komutanlıktan yoldaşla durum değerlendirmesi yapıldığında, Şirin’in bu eylemin dışında tutulması da gündeme gelir. Ancak Şirin buna şiddetle karşı çıkar. Bu eylemde muhakkak yer almak ister. Hatta dayatır kendini. Bir süre küser yoldaşlarına. Bir anlaşma yapılır; eğer bir hafta sonra ayağında bir iyileşme olmazsa, bu eylemde Şirin yoldaş yer almayacaktır. Şirin, bu karara uyacağına ve sonunda da küsmeyeceğine söz verir. Bir hafta sonra, artık eyleme katılacak kadar iyileşir ayağı. Eylemde yer alır. Eylem başarılmıştır. Eylemin yankısı daha ilk dakikalarda kentin her yanında hissedilir. Son dakika haberleri veren tv’ler çeşitli tahminler yürütürler. Bayrampaşa eylemi olarak geçer tarihe.

Ve fakat eylemin yapıcıları, sonucu bir türlü sindiremezler. O iki saniyelik gecikme, partizanların sırtlarında iki tonluk bir yüke döner.

Düşman aracı ile bombanın çakışması için, düşman aracı işaret olarak alınan direkten geçtiği anda tetikleme yapılacaktır. Hava karardığı için, tetikleme yapacak yoldaş ile aracı gözlem altında tutacak yoldaş aynı kişi değildir. Onun için, göz ve el aynı zamanda harekete geçmelidir. Yoldaşların gerilimine neden olan işte tam bu noktadır. Biri “tam zamanında ‘bas’ komutu vermemiş olabilir misin?”, diğeri ise “tam aynı anda tetiklemeyi harekete geçirdin mi?” sorularını birbirlerine yönelterek, o lanet iki saniyenin nerede aralarına girmiş olduğunu tespit etmeye çalışırlar. Elbet bu, o günlerde ciddi bir gerilim yaratır.

Birkaç gün sonra, bu iki saniye girdabından çıkıp, eylemin cüretindeki ve gerçekleştirilmesindeki güçle donandıklarında, yeni bir eylem için harekete geçmenin sabırsızlığındadırlar artık. Bilirler ki, Bayrampaşa hücumunu başaran irade ve cüret, daha güçlüsünü ve daha kusursuzunu da başarabilir.

Bayrampaşa eyleminin tekniğinin hazırlanmasında Berçem belirleyici iken, taktiğinin oluşumunda ise Şirin, düşmanın hareket tarzı ve kent bilgisi ile belirleyici bir nitelik olarak yer alır.

Gerilla, insan bilmek, teknik bilmek ve mekan bilmektir. Başka tüm “bilme” nitelikleri içinde bu bilmenin, gerek hareket ve gerekse de eylem bakımından anlamını bilince çıkarmıştır Şirin.

Ve Şirin, İstanbul’u iyi bilir. Daha önce birlikte çalıştığı bir yoldaştan kentin derinliklerine dair iyi bir ders almıştır. Daha sonrasında dersini çalışmaya devam eder. Bir kent gerillası için eylem sahası anlamına da gelen kente hakimiyet, eylem gücünün misliyle artması, düşmanın denetiminin dışına çıkabilme imkanıdır. Şirin bunu iyi bilir. Somut bir istihbarat çalışması yoksa, kentin istihbaratını yapmak için çıkar sokağa. Bir geçiş noktası, alternatif bir güzergah, iyi bir randevu yeri tespit edebilmişse, büyük bir keyifle döner üssüne ve heyecanla paylaşır bunu, günün raporunu verirken.

Dönüşün Muhteşemliği

Şirin Gazi’nin sokaklarını bir milis olarak adımlamıştır ve lakin bu kez uğurlama töreninde yoldaşlarının omuzlarında yeniden Gazi’ye döndüğünde, o artık bir komutandır.

O, bir kadın savaşçı ve komutan olarak, tüm kadın ve erkek savaşçılara bir hücum talimatıdır. O, soyut haldeki erkek egemen burjuva faşist düzene karşı değil, onun her biçimdeki varlık haline karşı bir isyandır. Kadınlar ve erkekler olarak, onun bu radikalizmini kendimize örnek alıyoruz. Özel ve genel, tüm politik yaşamımızda, her türden sıradanlığı ve kendiliğindenciliği reddediyoruz.

Şirin’e değen kurşunlar bize de değdi. Yaralıyız. Olabilir.

Ama bizim, yangınlar içinde de olsa yaralarımızı saran Berçem komutanlarımız var. Yeniden yeniden ayağa kalkmaya ve savaşmaya devam edeceğiz.

Ayaktayız ve bir daha asla durmayacağız. Şirin ve Berçem bize yol gösteriyor. O yoldan asla geri dönmeyeceğiz. Savaştayız, illa ki mevzi kazanacak, mevzi kaybedeceğiz.

Asla ama asla geri çekilmeyeceğiz. Hücumdayız. Ey halk düşmanları, tüm varlığınıza, ama tüm varlığınıza savaş açtık! Ayak bastığınız, nefes aldığınız her yere fakirlerin ve ezilenlerin adaletini taşımaya ant içtik! Size can korkusuyla, koruma ordularıyla yaşamak, bize hesap sormak düştü! Biz kazanacağız!

 

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi