Simülasyondan Gerçeğe, Sistem Kuruluşu Ve Yöntemi

İşletim Sistemleri

İnsanların düşüncelerinde ilkin bir tepsi gibiydi dünya. Bu kanı uzunca süre varlığını korudu; küre biçiminde olduğu sonradan görüldü/ anlaşıldı. Artık eski kanıya dönüş yolundaki bütün köprüler bir daha kurulmamacasına yıkılmıştır. Yine de birçok yönüyle aynı düzlemde tasavvur edilir. Bir farkla, dünün tepsisi bugün disk olmuştur. Manyetik disk ya da bilgisayar diski, eskiden insanların imgeleminde kurulu olan dünyayı bugün daha gerçekçi biçimde simgeleyen bir nesne olmuştur. Manyetik disk, dünyanın izdüşümü olmuştur. Bilgisayar sistemi de dünyadan, toplumsal/siyasal yaşamdan transfer edilmiştir. Bu sistem paralelliği hakim olma, yönteme ve işletme anlayışında benzerliğe tekabül eder. Egemenlik sistemi kurma ile bilgisayar (işletim) sistemi kurma, temelde aynı yasalarla işler. Birinde üretilen kodlar ya da yöntemler diğerinde de uygulamaya çalışır.

Bilgisayar işletim sistemleri (MS-DOS, Windows, MacOS) disk yönetimi ve işletimi olarak ortaya çıkmıştır. Özel kodlarla hazırlanmış, ön plandaki kullanıcının sadece işletebildiği komutlar kümesidir. Arka planı, yani görünmeyen yüzü yazılım tekellerinin üzerine titrediği, sırtından milyarlarca dolar kazandığı, üzerindeki hakimiyetini asla ve kat’a başkalarıyla, hele de kullanıcılarla paylaşmaya yanaşmadığı, kodlarını sakladığı gizli bir alandır. Müdahale edilmesini istemezler. Bilgileri, kodlara erişim engellenir. Etkileşimli değil, tek yönlüdür; seçenekler, ‘özgürlük’ verili olanla sınırlıdır.

İşletim sisteminin emperyalist-kapitalist düzendeki karşılığı Dünya Egemenlik Sistemi’dir. Onun diski, dünyadır. Kod yazıcıları, emperyalist tekeller, yürütücüleri büyük emperyalist devletlerdir. Kullanıcı ara birimleri DB, IMF, NATO gibi emperyalist siyasi, ekonomik, askeri oluşumlar ve işbirlikçi iktidarlardır. Hedef kitlesi son kullanıcıları ise halklar ve coğrafyalardır.

Her iki işletim sisteminde de bir ekran/vitrin vardır. Burada yalnızca sonuçlar kullanıcıyı hoşnut edecek bir formda verilir. Arka planda yürütülen kaba, sert (hardware/donanım’da hard sert, kaba demektir) bir arayüzle saklanır. Her ikisinde son kullanıcılar esasında kullanılanlarıdır. Yine ikisinde de nesnesine hakimiyet amaçlanır; nesnenin bütün olanaklarını kendi yararına en uygun biçimde kullanmak hedeflenir. Bunun tam karşılığı sömürme, sömürgeciliktir.

İki işletim sistemi birbirini geliştirir. Simülasyon veya modelleme bunu yaygın adıdır. Bir anlamda simüle edilen ve başarıya ulaşan kodlar diğer alana transfer edilerek yeni versiyonları ile üretimi zenginleştirilir.

DOS / DES-BOP

Etkinliği kişisel bilgisayarlarla başlayan, öncekilere nazaran kullanıcılara “özgürlüğünü” hissettiren, yükten kurtaran ilk işletim sistemi DOS’tur (Disk Operating System).

Bugün pencereler, görsel makyajlar ve işlevsel albenilerle süslenmiş ve daha gelişmiş bir formda üretilmiştir. Windows vb. işletim sistemleri, kolaylık adına asıl faaliyetle kullanıcı arasına konulmuş büyük bir duvardır. Kullanıcı software/yazılım ile sanal bir perdenin önünde tutulup, perde arkasındaki gerçeklikten (hardware/donanım) uzaklaştırılır, yabancılaştırılır. İkisi arasındaki dolaysız ilişki kapatılır, bütün yaşananlar yazılım dünyasında olup biter.

DOS, Windows’taki süslü perdelerden arınmış, daha sade ve özlüdür. İşletim sisteminin mantığı, mekanizmaları ile daha yakın mesafededir. Makine kollarında üretilmiş komutların günlük dile uygulanması için en sade arayüzdür. Dolaysız, çıplak komutlarla iş yapar. Nispeten sert/hard komutlar kümesidir.

Dünya Egemenlik Sistemi (DES) de siyasi, ekonomik, askeri, kültürel misyon sahibi emperyalist örgütler ve bağımlılık ilişkileri kümesidir. En geride her bir örgütün ilişkisinin işletim sistemiyle bağını kuran, mekanizmayı işleten bir “makine kodu” vardır. Emperyalist örgütler, kurullar ve işbirlikçi yerel organlar birbirinden bağımsız işleri yürütüyor görünen komutların görevini üstlenir. DOS’un Windows’ta olduğu gibi, DES’in de allanıp pullandığı, süslendiği ve “Özgürlük” sosuyla, halkların “rızasıyla” sağlandığı kimi ince versiyonları var. Fakat asıl sert-kaba (hard) özünü, bu öze en yakın yüzünü ABD’nin imparatorluk projelerinde görüyoruz. Son olarak Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) simülasyon aşamasını bitirdi, B (Beta) versiyonu ‘piyasaya’ sürüldü, kullanıcıların ya da aracıların ilk izlenimleri derlendi. BOP “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi” başlığıyla son rötuşlar yapıldı. Yakında son kullanıcıların ‘kullanımına’ sunulacaktır.

Dolayısıyla DOS’un şimdiki karşılığı BOP’tur. İkisi de ince/yumuşak (Soft) değil, kaba-serttir (Hard); gizli değil açık işler, ya da hemen hemen açıktır. Yunan tragedyalarındaki ölüm gibi kötü olayları göstermeden sadece haber verme tarzının tersine, burada haber verilmez, eylem sergilenir. İşlerinde pervasızlık, işin özüne dair bilgililik var; göstere göstere yapılır.

Install / Setup (Kuruluş)

Kuruluşları da aynıdır. Bilgisayarda sistemin kuruluşu adım adım ve doğru bir yöntemmiş gibi öğretilir. Kuruluş tarzı tektir. Bu tarzın benimsenmesi, geri planda benzer tarzın kullanıldığı sistem transferinin, egemenlik kuruluşunun mantığını olumlamaya sevk eder. Sinsi ince bir anlayış paralelliği kurulur. Bir ‘bilinç oluşturma simulasyonu’dur bu.

İşletim sistemini kurmak için diski bölümlere (partition) ayırmak ve buraları biçimlendirmek (format) ön koşuldur. DES-BOP da coğrafyaları ayırır ve biçimlendirir. Parçalamak, biçimlendirmekle takip edilir. Biçimlendirmek nesnesinin üzerini düzlemek, silmekle eştir. Üzeri boş ve yazılmaya hazır bir sayfa hazırlamaktır.

İnşa etmek (lnstall/setup) bir komutla başlar ikisinde de. Yazmak için başlatılmış/düzlenmiş alana bir sistem transferiyle sürer. Bu, önceden hazırlanmış kodları içeren sitem dosyalarının kopyalanmasıyla yapılır. Tesadüf olsa gerek, ilkin Command-Com dosyası kopyalanır. Bu işletim sistemindeki DOS’taki adıdır. DES-BOP’ta ise komutanlık olarak bilinir. Askeri komuta ve kontrol merkezi/kademesi sistemin bel kemiğidir. O olmadan sistem açılmaz, işlemez. DOS’un Command-com’u BOP’un CENTCOM’u olur böylece.

Bu benzerlik diğer komutlarda da vardır ve kesinlikle tesadüf değildir.

F-Disk Komutu

Sabit diskin manyetik ortamının bölümleri ayrılmasını, sistemin kurulacağı alanların sınırlarının/boyutlarının belirlenmesini sağlar. Sistemin başlatılacağı ana bölümün, birincil kesimin etkinliğini belirler. Daha önce bir sistemin kurulu olduğu ortamı ise tamamen yok eder. Ortamı ilk imal edildiği, henüz kullanıma başlanmamış fiziksel koşullarına döndürür. Böylece bölümlere ayrılması, parsellenmesi ve yeni bir sistemin kurulması kolaylaşır.

BOP’un f-disk komutu coğrafyaları bölme (ya da birleştirme), yeni sınırlar oluşturma işini görür. Böl-parçala-yönet dizgesinin bil-parçala kısmını karşılar. Küçük ya da büyük, geniş ya da dar, kurulacak sistemlerin çapını, etki alanını vs. oluşturur. Hepsi adına etkin olacak merkezi, eksen/birincil parçayı belirler ve aktifleştirir.

BOP, öncesinde sistemin kurulu olmadığı bir ortam bulma avantajına sahip değildir. O yüzden de f-disk komutuyla mevcut sistemi kazıyıp, ortamı ilk koşullarına döndürmek zorunda kalır. Özellikle, bir sonraki adımda işlevi olan format komutun yetersiz/etkisiz kaldığı virüsler bu komuta dönmeyi şart koşar. Virüs, bilgisayar dünyasındaki adıdır. BOP onları “terörist” diye adlandırır; halklar ise “direnişçi” derler. Format komutunun yıkımına/darbelerine dayananlar, daha büyük, köklü bir kazıma anlamına gelen f-disk komutuyla yok edilmeye çalışılırlar.

F-disk komutu kendi sürecini bitirince, kullanıma hazır bir ortam sunar. Fakat işlenmemiş, ham bir ortamdır bu. İşlenmesi için mutlaka düzenlenmeli, formatlanmalıdır. F-disk komutu mutlaka format komutuyla izlenir.

Böl parçala yönet dizgesi F-disk format SYS (sistem transferi) komut dizinde ifadesini bulur.

Format Komutu

İşletim sisteminin yüklenmesinden önceki son hazırlıktır. Bu komutu işletmek için her zaman f-disk komutuna ihtiyaç duyulmaz. Sistemi silmek amaçlanıyorsa format komutu da bu işi yapar. Yalnız, manyetik ortamı bölümlere ayırma ve etkinleştirme görevin; yapamaz. Aksine parsellenmiş alanlarda kullanılır. Buna karşın f-disk komutu, format ile tamamlanmalıdır Bu sistem(ler)in kurulaması için zorunludur.

Format, DOS’ta manyetik kayıt ortamını/diski sıfırlar. Hard-diski formatlarken, “Bu sabit diskteki bütün bilgiler silinecektir. Devam etmek istiyor musunuz?” diye uyarıda bulunur. Bu “rıza” isteğinden sonra, geçmişe dair en ufak bir iz bile bırakmadan sıfırlar.

BOP’ta da benzer bir komut işler. Yalnız, onun komutu hiçbir uyarıya gerek duymaz. Kurtarılması gerekenler için fırsat tanımaz. Bütün kayıt ortamlarını (siyasi, kültürel belleği) siler. Tam bir yok edicidir. Kuracağı sistemin kendisiyle başlaması için zemini düzler. Kendinden önceki izlere tahammül edemez. Bu yönüyle DOS’taki formatla ortaktır. F-disk’e nazaran daha sık kullanılır ve daha az masraflıdır. Yine de bugün, tek başına BOP’un işini görmeye yetmez. Bu yüzden f-disk komutu zorunludur. Bundan sonra da BOP coğrafyaları, halkların kültürel değerlerini, tarihlerini, vb. kendi kuracağı sistemin zeminini oluşturmak için biçimlendirir/formatlar. Bundan sonraki adım sistem transferidir. Zira sistemler de sıfırlanmıştır.

SYS Komutu

Formatlanmış manyetik ya da coğrafi/siyasi ortama sistem transferi SYS komutuyla sağlanır. Bu komut sistem dosyalarını yeni ortama kopyalar ve sistemin açılışı için gerekli olan Command-com dosyasını kurar. Bilgisayar artık bir sisteme kavuşmuştur. Yardıma ihtiyaç duymadan işleyebilir, işletilebilir. Yüklediğiniz programlarınki programlar, özel amaçlar için hazırlanmış kodlar kümesinden başka bir şey değildir sorunsuz çalışabileceği bir alt yapıya kavuşmuştur.

BOP’un sistem transferi de bu komutla olur. Sistemin kuruluşu için gerekli olan yapılar, kurullar, örgütler oluşturulur ya da merkezden transfer edilir. DOS’un Command-com’u burada, CENTCOM (komuta ve kontrol merkezi) olarak inşa edilir. Sistemin işlerliği bunun varlığına bağlıdır. Yoksa sistem kilitlenir. Her yürütülen işlemden sonra sisteme dönüldüğünde bu komuta merkezi aranır. Onun garantisi, şemsiyesi olmadan kullanıcıya dönülmez, kullanım izni verilmez. Israrla komuta dosyası /kurulu istenir.

SYS komutu ile böl-parçala-yönet dizgesi sonlandırılmış olur. Sistem altyapısı kurulmuş olur. Artık özel bir iş yapmak için uzmanların hazırladığı program kodları işletilebilir. Siyasi, ekonomik, sosyal-kültürel programlar yürütülebilir. Yardımcı komutlar/kurallar sayesinde demokrasi ve özgürlük tattırılır.

Bu sistemler bir kere kurulduktan sonra, teorik olarak kalıcı olması beklenir. Ama yaşamın hükmü buna mani olur. Her an gelişen, değişen bu evrende sistemlerde yeni versiyonlarıyla gelişmeye ayak uydurmaya çalışırlar. Kıyasıya egemenlik yarışı ve paylaşım dalaşı sürüyorken, bu sistemlerin de ömrü uzun olmaz. Bu yüzden daha geliştirilmiş bir versiyonuna ihtiyaç duyulur. Bu versiyonların yenisi, genellikle öncekilerin üzerine kurulabilir biçimde üretilir. Burada yıkım ve yeniden yapım (format SYS) gerekmeyebilir. Sorun, “lisans anlaşması” ile halledilir; sistem “upgrade” edilir, yani yükseltilir. Oysa sistem yöneticilerini başa döndüren, bugünkü durumda ise en başa/f-disk komutuna gitmeyi mecbur kılan ve yukarıda sıraladığımız adımlara zorlayan şey virüslerdir.

Virüsler

Bilgisayar virüsleri, biyolojik adaşlarıyla benzer özelliklere sahiptir. Birer program ya da program parçası olmalarına rağmen kontrol dışıdırlar ve başta işletim sistemleri olmak üzere işleyen işletilen programlara zarar verirler, sabote ederler, “normal gözle” görülmezler. Ancak mikroskobik özelliklere sahip özel yazılımlar “anti-virüs pogramları” tarafından tespit edilebilirler. Birbirleriyle dolaylı ya da doğrudan bağlantısı olan bir yerden başka bir yere geçebilir, kendini kopyalamak suretiyle üreyebilir, yaygınlaşabilir. Kolay kolay da yok edilemez. Etkinleştikleri zaman ya programları ya da bir bütün olarak sistemin işlemesini engelleyen, kilitleyen, çökerten sonuçlara sebep olurlar. Çok zengin bir çeşitliliğe sahiptirler, ve her geçen gün daha gelişmiş bir tür ortaya çıkmaktadır. Anti-virüs programları ise toptan çözüm sunamaz; her bir virüs için ayrı bir kod hazırlamak mecburiyetindedirler. Ki bu virüsler ciddi zararlar vermeden önce fark edilmez. Bir virüs için hazırlanmış “ilaç” başka virüslerde etkisizdir. Yani anti-virüs yazılımları (ve onların sahipleri) hep bir adım geridedirler.

Virüsler çok zengin bir kaynaktan beslenir. Virüs yazıcıları birkaç değil, binlercedir. Buna her geçen gün katılanlar olur. Açığa çıkarılmaları, baş edilmeleri mümkün değildir. Kaynaklarının kimlikleri, nitelikleri, becerileri de bilinmez. İstihbarat çalışmaları, güvenlik programları kâr etmez. Virüs ve virüs yazıcıları daha cüretkar, büyük eylemlere imza atmış, milyarlarca dolarlık maddi zararlar verdirmişlerdir.

Sistem yöneticileri, DOS’un ve türevlerinin arkasındaki güçler, kurulu düzenlerinin bozulmasından, hazırladıkları program paketlerinin işletilmesinin engellenmesinden nefret ederler. Virüslere karşı savaşım vermek için çok büyük fonlar ayırır, sırf bu işlerle uğraşan özel gruplar, uzman anti-virüs yazılım grupları oluştururlar. Sistemlerinin etrafına güvenlik duvarı inşa ederler. Yine de çaresizdirler. En mükemmel güvenlik programları dahi mutlaka açık vermektedir. Önlerinin alınması imkansızdır; “Önleyici virüs” olanağı yoktur. Bu yüzden virüsler hep bir adım öndedirler; canlı ve enerjiktirler.

Virüs yazıcıları ve virüsler, bilgisayar dünyasının yer altı akarsularıdır. Kurulu düzenin altına dinamit koyarlar. Düzenin/sistemin kadr-i mutlak olmadığının, çökertilebileceğinin göstericileridirler. Milyarlarca dolarlık finansmanın ve uzmanların kolektif ürünü olan sistemler, virüslerin baskınlarıyla darmadağın olurlar. Virüsler, yaratım özgürlüğünün ve itiraz yükseltmenin, reddetmenin dışavurumudur. Dayatılana boyun eğmeye, kendilerine rağmen ve kendilerinin üzerine kurulana rıza göstermeye karşı çıkışı ifade eder. Bir isyandır, isyan hareketidir.

BOP’un da başı virüslerle derttedir. Onun başına musallat olan virüslerin -aslında kaşınan BOP’çulardır- bilgisayar virüslerinden eksiği yok, fazlası vardır. BOP, her gün farklı ve ileri bir biçimde üretilen, gittikçe yayılan ve baş edilmez olan isyancılara/virüslere “terörist” der. Baş etmek için büyük maddi kaynaklar ayırır, NATO gibi geniş çaplı, ya da kimi dar ittifaklarla yerel örgütler kurar, “anti-terör” timleri oluşturur. Açık örgütlerin yanında gizli-kirli örgütleri yaratır, finanse eder, kullanır. Bütün çabalarına rağmen isyancıları alt edemez; etmesi de mümkün görünmüyor. BOP’un işbirlikçi yönetimlerle imzaladığı, imzalayacağı “lisans sözleşmesi” ve sistem yükseltmesi (upgrade), isyancıların baskınlarıyla dağılıp gider.

Sistem yöneticileri virüslerle baş edemedikleri zaman, format komutuna döner ve adım adım yeni sitemi kurma yoluna koyulurlar. Çoğu zaman format komutu da yetmez; en başa dönerler. Bu epey meşakkatli ve masraflı bir yoldur. Birçok bilgi, belge ve program feda edilir. ‘Temiz’ bir sistem için, bu kaçınılmazdır. Bu yöntem bilgisayarlar için kesin çözüm verir ama bu da geçicidir. Zira virüs saldırısı tek bir çarpışmalık değildir, panzehir bulunanlar ise mutasyona uğratılır, direnç kazandırılır ve tekrar etkin kılınır. Yalnız, saldırı dışarıdan başlatılır. İçerisi temizdir çünkü.

Söz konusu BOP ve isyancılar olunca, bilgisayar dünyasının ‘kolaylığı’, işlem algoritması sökmez. BOP; format komutu da kullansa, f-disk’e de başvursa isyancıların içini silemez. Bilgisayardaki kesin, fakat bir dış saldırı enfeksiyonuna kadar geçici olan “iç temizlik”, halklar/isyancılar için asla ve kat’a kesin bir sonuç vermez. En düşük düzeye indirebilir ama tamamıyla yok edemez. Kati bir iç temizlikten söz edilemez. Bilgisayar virüsleri tekildir ve nispeten tecrittirler. Kolektif birimler, alternatif sistemleri oluşturmazlar. Direnişçi halklar/isyancılar ise her adımda örgütlüdür ve gittikçe büyüyen, gelişen bir ilişkiye sahiptir. Kurulu düzene karşı alternatif sistemleri/programları vardır. Karşı koyuşları tekil değil, kolektiftir. Deneyimleri ve birikimleri bireysel değil, toplumsal ve tarihseldir. Bu yüzden güçlü kökleri vardır ve mevcut hakim sistemlerin, bu kökleri sökecek ne kudretleri ne de kodları vardır.

Büyük ve köklü bir kaynaktan beslenen, zengin yaratıcılık ve ataklık ürünü virüsler/isyanlar egemenlerin, sistem yöneticilerinin kurulu düzenlerini felç ediyor; etkileri gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Gereksiz olanı, yaratıcılığın ve özgürlüğün önünde engel olanı kaldırıp atacak; yıkıcı gücünü yaratıcılığıyla tamamlayacak ve “başka bir sistem mümkündür”ü ete kemiğe büründürecektir. Bu kaçınılmazdır. Hollywood filmlerinin son sahnesinde kurgulanan, “Happy-end/mutlu son” simülasyonlarının gerçek yaşamda karşılığı yok, olmayacak da. Bilgisayardaki gibi RESET düğmesine basmak, ya da kapatıp, yeniden açma avantajları da olmayacak, kaçınılmaz son, yani “System Halted” (Sistem Durduruldu) mesajı BOP’un malum yazgısıdır. Bu andan sonra halkların özgür, gönüllü birlikteliğine dayanan sisteminin el birliğiyle, renkleri çoğaltarak kurulacağı çağ başlayacaktır.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi