Sayı 57 / Temmuz-Ağustos 2023

2023 cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ideolojik netlik, tutarlı siyasi mücadele ve örgütlülük olmadan  bir imkana dönüşmeyeceği sonucu, eleştirel tartışmaların, özeleştirilerin ve yol arayışlarının konusu olarak gündemdeki yerini koruyor. Birleşik demokratik cephemiz HDP/Yeşil Sol Parti ile Emek ve Özgürlük İttifakı (EÖİ) bileşenleri başta gelmek üzere emekçi sol hareketin temel bölükleri, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı (Mİ) ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemek yolundan ilk turda işin bitirilebileceği taktiğinde buluşup, içeriksiz bir Erdoğan karşıtlığına indirgenmiş bir söylem ve genel bir seçim çalışmasıyla kendini sınırlandırdı.

Konuya geçmeden önce bazı verileri ortaya koyalım. Şu tablo HDP oylarında önemli bir düşme yaşandığını gösteriyor. 2015’den bu yana yaklaşık olarak 1 milyon 250 bin oy kaybı anlamına geliyor bu. 2018’den bu yana Kürt seçmen sayısının 1,5 milyon arttığı göz önüne alınırsa oy kaybının neredeyse 3 milyona dayandığı söylenebilir.[1] TİP’in aldığı 940 bin oy eklense dahi oy kaybı yine de azımsanmayacak düzeydedir.

Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) ve genç kadın örgütü Zora, Avrupa’nın dört bir yanından ve kıta dışından kadınları 6 Mayıs 2023 tarihinde Frankfurt'a Kadın Devrimi Sempozyumu’nda bir araya getirdi. Sempozyum, komünistlerin kadın devrimi programını tanıtmak, cins özgürlük mücadelesinin özneleri içinde tartışmaya açmak ve böylece sınıfsız, sınırsız, toplumsal cinsiyet temelli iş bölümünün son bulduğu bir dünya ufkunu kadın özgürlük mücadelesine taşımak perspektifiyle düzenlendi. Kadın özgürlük mücadelelerinin uluslararası temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen etkinlik, kolektif bir özneye dönüşen kadınların kazanımları, mücadeleleri ve görevleri etrafında teorik olduğu kadar politik tartışmalara da alan açtı. Uzun zamandır planlanan bu etkinlik Covid-19 salgını nedeniyle gecikmiş olsa da komünist kadın kurtuluş programının tartışılmasına anlamlı bir katkı sağladı, önümüzdeki mücadeleler için moral, motivasyon ve cesaret yarattı. Bu anlamda sempozyum, kadın devrimi bayrağını yükselten örgüt ve partilerin faaliyetleri için itici bir güç oluşturdu.

Son yıllarda başta Suriyeli ve Afganistanlılar olmak üzere göçmen/mülteci halka karşı linç saldırıları arttı. Linci MHP’li çetelerle Erdoğan’ın MİT-polis ajanları yönetiyor. Gözüdönük elebaşılığını ırkçı Özdağ’ın yaptığı ve diğer burjuva liderler Kılıçdaroğlu, Akşener’lerin katıldığı göçmen/mülteci düşmanlığını tırmandırmak burjuva muhalefet partilerinin de başlıca malzemesi haline geldi. Faşist şef Erdoğan ise, Suriye gerici iç savaşının emperyalistlerle birlikte örgütleyicisi olarak milyonların mültecileşmesi suçu işlediği halde, kitlesel savaş mağduru Suriyelilerin göçünü Davutoğlu ile birlikte önce işgal gerekçesi yapmaya çalıştı.

21 Mayıs seçim sonuçları ve yarattığı sürpriz, birden fazla mesajı öne çıkarıyor. Partiler, bazıları kurtarabildiklerini kurtarmak, bazıları da kazanımlarını güvence altına almak için, 25 Haziran'da yapılacak ikinci seçim "savaşına" kendilerini fazla düşünmeden atıyorlar. Ancak gerçekler, derin ve anlamlı sonuçlara ulaşılması için itekliyor. Takip eden satırlarda bazı ilk düşünce ve değerlendirmeleri ortaya koyuyoruz. Bununla birlikte, ilerledikçe başka hususları da dikkate almanın, başka bir dizi sonuç daha çıkarmanın ve aynı zamanda yaratılan yeni siyasi durum zemininde bir duruş belirlemenin gerekli olacağını da bir gerçek olarak olarak ele alıyoruz.

Hiçbir ülke, hiçbir toplum, hiçbir topluluk, hiçbir birey savaştan aynı şekilde çıkmaz. Benim geldiğim ülke olan Bosna Hersek (BH) daha da kötüye gitti. Daha şiddet yanlısı, daha gerici; siyasi, sosyal ve ekonomik olarak kaynakları ve ilerici fikirleri tükenmiş, insanlardan boşalmış bir ülkeydi artık. Ancak uğradığı yıkıma rağmen ülkenin daha kötüye gitmesi gerekmiyordu. Bosna Hersek'in bugün bulunduğu yer, hem yerel hem de uluslararası elitler tarafından toplumumuza dayatılan siyasi ve ekonomik kararların bir sonucu. Birleşmiş Milletler ve kuruluşlarının (yap(a)madıkları) eylemlerinin bir sonucu.

Yaratıcı Yapay Zeka'daki (GAI, Türkçe olarak YYZ) son hızlı sıçramalar Dijitalleşme, Nesnelerin İnterneti (IoT), Blok-Zincir, 5G, 3D Baskı, Robotik, Gen Düzenleme, Nanoteknoloji ve benzerleri gibi 21. yüzyılın ilk iki yılında ana akım haber başlıklarını ele geçiren birçok 'öncü teknoloji' etrafında gelişen coşkuyu aniden sildi süpürdü. On yıllardır var olan yapay zekaya dair söylemlerin, 1966 yılında Joseph Weizenbaum tarafından piyasaya sürülen ve kullanıcılardan gelen tek bir anahtar kelime etrafında insanlar ve makineler arasında bir tür makul konuşmaya izin veren ELIZA'ya (adını Bernard Shaw'un 1913 tarihli Pygmalion oyunundaki kurgusal Eliza Doolittle'dan almıştır) kadar uzandığı söylenebilir.

4 Temmuz 2021 tarihinde, büyük popülasyon genetikçisi ve evrimsel biyolog Richard Lewontin 92 yaşında hayata veda etti. Lewontin, Amerika Birleşik Devletleri'nde bilimsel mirasının yanı sıra güçlü bir siyasi miras da bıraktı. Bu siyasi mirası, beş yıl önce vefat eden ve 2016 yılında Jacobin'de "Halkın Bilim İnsanı" başlıklı bir makaleyle anılan Marksist dostu ve yoldaşı Richard Levins ile paylaştı.1 İkili 1985 yılında ünlü ama aynı zamanda tartışmalı bir kitap olan Diyalektik Biyolog'u birlikte yazdı. Soğuk Savaş'ın son evresinde ve Reagan döneminde yayınlanan Diyalektik Biyolog, soldakiler için siyasi açıdan zor bir dönemde Marksizmi biyologlara yararlı bir felsefe olarak tanıtmaya yönelik cesur bir girişimdi. Levins ve Lewontin genel olarak Marksizmin, özel olarak da diyalektik materyalizmin evrimsel düşünceyi zenginleştirebileceğini ve doğal dünyanın karmaşıklığını daha iyi anlamamıza yardımcı olabileceğini güçlü bir şekilde savundular.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi